25.05.2023 15:49
Son Güncelleme: 25.05.2023 15:49
1917’den beri ABD, hükümetin haiz olmasına izin verilen toplam borç miktarına yasal bir sınır koyan bir yasaya haiz. Limit ilk olarak 11,5 milyar dolar olarak belirlendi.
Kurultay, borç seviyesini artıracak yeni harcama yasalarını kabul ediyor, sadece borç tavanı aşılıncaya kadar yükseltilmiyor.
Sayı ek olarak, nüfus artışı yada enflasyon benzer biçimde faktörleri yansıtacak şekilde otomatikman değişmeyen genel bir nakit rakamı olarak belirleniyor.
Amerikan hükümetinin borcu, Herbert Hoover’dan bu yana her başkan döneminde arttı. Buna karşılık, borç tavanı 100’den fazla kez yükseltildi. Şu anda 31,4 trilyon dolar seviyesinde bulunuyor.
ABD hükümetinin borcu Ocak ayında bu seviyeye ulaştı, bu da hükümetin yasal olarak daha çok borç para alamayacağı anlamına geliyor.
ABD BORÇ LİMİTİ BU KEZ NEDEN YÜKSELTİLMEDİ?
Borç limiti, yasaya nazaran sadece yalnızca Cumhuriyetçi çoğunluğa haiz Temsilciler Meclisi tarafınca oylanabilirse tekrardan yükseltilebilir. Mevcut yönetimde olduğu benzer biçimde, iktidar partisi Meclis’te çoğunluğa haiz olmadığında, bir anlaşmaya varılacağının garantisi yok.
Cumhuriyetçiler, harcama kesintilerini kabul etmesi için Başkan Joe Biden’a baskı yapmak için son zamanı kullanmaya çalışıyorlar.
26 Nisan’da Meclis, borç limitini 1,5 trilyon dolar artırmaya yönelik bir yasa tasarısını yalnızca harcamaların 2022 seviyelerine düşürülmesi ve peşinden yılda yüzde 1 büyümeyle sınırlandırılması şartıyla onayladı.
Siyasal çıkmaz Amerikan ekonomisinin geleceğinin arafta olduğu anlamına geliyor. Süratli bir halde bir anlaşmaya varılamazsa, patlayıcı sonuçlar olabilir. Gene de Demokrat çoğunluğa haiz Senato’dan geçmemesi beklenmiyor.
Başkan, milletvekillerini federal hükümetin kendi kendine koyduğu borçlanma limitini koşulsuz yükseltmeye çağırıyor. Ayrıca Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy, odasının büyüyen bütçe açığını gidermek için harcamaları kısmayan hiçbir anlaşmayı onaylamayacağını söylemiş oldu.
DEFALARCA AYNISI OLDU
Geçmişteki borç limiti mücadeleleri, tipik olarak müzakerelerin son saatlerinde alelacele düzenlenmiş bir anlaşmayla sonlandı ve böylece bir temerrüde düşmekten kaçınıldı.
2011 senesinde, aynı mevzu ülkenin birinci derslik kredi notunun düşürülmesine yol açtı. Hükümetin parasının biteceği gün antak kalma kabul edildi. S&P, ABD’nin kredi notunu o yıl AA+’ya indirdi.
BORÇ TAVANI YÜKSELTİLEMEZSE NE OLUR?
ABD hükümeti toplamış olduğu vergiden daha çok para harcamış olduğu anlamına geliyor.
Borç krizinde son tarih yaklaştı! Fitch’ten ABD’ye ‘negatif’ uyarı
Bu iki anlama geliyor. İlk olarak, borcun boyutu her yıl artıyor ve bu yüzden ona hizmet etme maliyetleri de artıyor. İkincisi, daha çok borç para alamazsa, Hükümet tüm harcamalarını karşılayamaz hale geliyor.
ABD Hazinesinin Nisan sonundaki nakit dengesi 316 milyar dolardı.
Bu para bittiğinde, Devlet yalnız eline geçen vergi parasını harcayabilecektir. Bu yüzden artık kamu sektörü maaşlarını ödemek benzer biçimde kamu harcama yükümlülüklerinin tamamını karşılayamayacak yada mevcut borcunun tamamını karşılayamayacak.
Ek olarak Haziran’da vadesi dolacak gömü tahvilleri de geri ödenmeyebilir.
KRİZİ ÇÖZMEK İÇİN SON TARİH NE ZAMAN?
Süre giderek daralıyor. Ocak ayında Yellen, Meclis Başkanı Kevin McCarthy’ye borç tavanının yakında vurulacağı uyarısında bulunduğunda, nakit paranın Haziran başından ilkin bitme ihtimalinin düşük bulunduğunu söylemişti.
Sadece Mayıs ayının başlangıcında Yellen, tarihin en erken 1 Haziran olabileceğini söylemiş oldu. Bu aşamada, gerçek tarihin “bu tahminlerden birkaç hafta sonrasında olabileceğini” kaydetti.
The New York Times’a nazaran Hükümet, üç aylık vergi gelirlerinin geldiği Haziran ortasına kadar devam edebilirse, kısa vadeli bir nefes alma odası bulacak.
Sadece Yellen, 1 Haziran uyarısını birçok kez tekrarladı. Gömü Bakanı, Meclis Başkanı Kevin McCarthy’ye yazdığı yeni bir mektupta, ara sürenin artık “günler yada haftalar”a indirildiğini altını çizdi.
Son tarih o denli acil hale geldi ki, Başkan Joe Biden Avustralya, Hindistan ve Japonya ile bir zirve için Hint-Pasifik gezisini ve Papua Yeni Gine ziyaretini bırakmak mecburiyetinde bırakıldı.
BIDEN BAŞKA BİR YOL KULLANABİLİR Mİ?
Biden, 14. Değişikliği kullanmayı düşündüğünü açıkça belirtti.
14. Değişim, ABD Anayasasının bir kısmına atıfta bulunuyor ve Demokratlar, Başkan’ı Cumhuriyetçilerle bir antak kalma yapma ihtiyacından kaçınmak için bunu son umar olarak kullanmaya çağırıyorlar.
Anayasa’nın 14. Değişikliğinin 4. Kısmı şöyleki:
“Ayaklanma yada isyanı bastırmak için meydana getirilen hizmetler için emekli maaşları ve ikramiyelerin ödenmesi için meydana getirilen borçlar da dahil olmak suretiyle, kanunla yetkilendirilen ABD Birleşik Devletleri’nin kamu borcunun geçerliliği sorgulanmayacaktır.”
Bazı hukuk uzmanları ise, bunun ABD’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesinin anayasaya aykırı olacağı anlamına geldiğine inanıyor.
Bu, Biden’ın değişikliğe başvurmasının ve Gömü’ye borç tavanının ötesinde borçlanmaya devam etmesi emirini vermesinin önünü açabilir.
Senatodaki Demokratlar, başkana yazdıkları bir mektupta, “Bu yetkinin kullanılması, ABD’nin faturalarını zamanında, gecikmeden ödemeye devam etmesine ve küresel bir ekonomik felaketi önlemesine olanak tanıyacaktır” önerisinde bulunmuş oldu.
Sadece yasal yoruma itiraz ediliyor ve Beyaz Saray’ı Yüksek Mahkeme’de bir itiraza karşı savunmasız bırakabilir.
Senato’daki Cumhuriyetçi önder Mitch McConnell, bunun anayasaya aykırı olacağı mevzusunda uyarıda bulunanlar içinde yer alırken, Biden’ın Gömü Bakanı Janet Yellen bile bunun “yasal olarak sorgulanabilir” olacağını kabul etti.
Şimdilik çabalarını iki partili bir anlaşmaya varmaya odaklıyorlar.
AMERİKAN HÜKÜMETİ BORCUNU ÖDEMEZSE NE OLUR?
Kuramsal olarak, eğer ABD borcunu ödemezse, bu durum devlet borcunun kıymetini kargaşaya sürükleyecek.
ABD borcunun çoğunluğu (yüzde 69) ABD’da tutuluyor. Fed yüzde 21,2’ye sahipken, yüzde 12’si emekli maaşları yada yatırım fonlarında, ABD hane halkı ise yüzde 6,7’ye haiz.
Yüzde 31’i de yabancılara ilişik. Japonya, ortalama 1,1 trilyon dolarla ABD Gömü tahvillerinin en büyük sahibi. Çin ve İngiltere sırasıyla 867 milyar dolar ve 654 milyar doları elinde tutuyor.
Sadece ABD temerrüde düşerse, yansımalar potansiyel olarak oldukca daha büyük olacak.
Kaynak: The Telegraph
Son Dakika Haberler